17 Ocak 2010 Pazar

Arabesk



Hepimizin içinde var gençler. Kasmanın alemi yok.

"Abi benceğ Orhan Gencebay blues'un günümüzdeki yansıması" tarzı sikimtrak entel söylemlerine girmeyeceğim, merak etmeyin. Bahsettiğim arabesk, son yıllarda moda olan "rock grubunun coverladığı arabesk parça" tribi de değil. Bildiğimiz arabesk. Müslüm, İbo, Ferdi, Orhan, Hakan, Emrah, Bergen, Güllü, Cansever... Damar kavramını köküne kadar yaşatan şarkıları. Yıllarca "bu ne amına koyayım, konfeksiyon mu burası" dedik, çalan yerlerde. Şimdi bayıla, bayıla dinliyoruz biraz "soft" hallerini, yeni grupların yorumlarıyla. Ama bu ilk adım oluyor. Eğer ki ortamınızda (okul, iş yeri vs...) dinleniyorsa bu müzik, bir gün bir bakıyorsunuz "kanka Müslüm'den topraktan bedene açsana" deyiveriyorsunuz. Mp3 playerınıza çaktırmadan birkaç şarkı atıyorsunuz. Derken Cansever'den "duman oldum" çalarken, kaşlarınız büzülmüş, şarkıya ciğerden gelen bir tonla eşlik ederken buluyorsunuz kendinizi. Parasal kaygılar, kötü giden hayat, sıkıntılar, kahpe kaderin oyunları, eskiden bu müzikten nefret etseniz bile, sizi ona yaklaştırıyor. Yadırgamıyorsunuz.

Herkesin içinde bir yerde var arabesk. Ama az, ama çok. Bulmak için ise, kıvılcımı çıkartacak bir olay cereyan etmesi gerekiyor. Ki onu da bir gün mutlaka buluyorsunuz.

Hiç yorum yok: