19 Ekim 2009 Pazartesi

Soğur Zamanlar... (Bölüm üç: Gizemli Adam)


-Aşkım?
+Balım...

Kısa bir sarılma ve karşılama merasiminin ardından Samet içeri girer. Samet kısa sessizliği hemen bozar.

-Neden gözlerin yaşlı balım?
+Ya aşkım, film izlemiştim de. Biraz etkilendim işte.
-Kıyamam bir taneme. Ne izledin?
+I am sam.
-Hmm ben de çok severim onu.
+Bir şey içer misin?
-Şarap aldım aşkım.
+Muck! Süpersin bir tanem!

Migros'un fırsat reyonundan alınmış "Dikmen" şarabı servis etmek için mutfağa gider ilayda. Samet İlayda'nın telefonuna bakar. Mesajlar bölümünü açar. Berk'in son mesajını görür. Yüzünde; şutu, direğin az farkla yanından dışarı giden piç forvet bakışı vardır. Hemen girdiği yerden çıkar ve telefonu geri bırakır. Tam bu sırada, şarap, kadehler ve çerez kasesi ile İlayda girer içeri.

-Aşkım bir konser dvd'si falan açalım mı?
+Olur balım. Neler var.
-Ya David Gilmour'un "Remember That Night" dvd'si var, olur mu aşkım?
+Aaa çok severim. (iç ses: Benim en sevdiğim pf üyesi Roger Waters'tır mk.)

Onlar dvd'yi izleyedursunlar, İstanbul'da durum hiç de iç açıcı değildir. Berk evden çıkar. Mahallede, köşebaşındaki arkadaşlarının yanına gider. Bir bira alır. Başlar muhabbete.

-Kanka beni uyuz ediyor ama seviyorum işte anasını satayım.
+Kanka seviyorsan git konuş bence.
-Nası yani? Allah'ın günü konuşuyoruz ya lan?
+Salak! Eskişehir'e git diyorum.
-Heee... Ama ya görüşmek istemezse? Hem n'apıcam orada?
+Hiç tanıdık yok mu lan orda?
-Hmmm. Kim var? Aaa! Benim dershaneden arkadaş vardı lan.
+Tamam oğlum işte. Ara onu. Para da sorun etme, biz de atarız bir şeyler.
-Eyvallah kanka.

Berk hemen dershanedeki kankasını arar. Birçok dershane arkadaşlığı gibi, onların kankalığı da öss'den sonra bitmiştir. Uzun bir çalma süresinden sonra;

-Alo?
+Berk?
-Samet! Naber abi?

Devam Edecek...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

devamini bekliyoruz

chinaski dedi ki...

bunun altından bir cinayet çıkmazsa küfürlerimi yüzüne karşı ederim dostum.