5 Ağustos 2013 Pazartesi

The Wall




Dev prodüksiyonuyla, sahne performansıyla, şovlarıyla, şahane ses sistemiyle ama hepsinden öte verdiği duyguyla, hissettirdikleriyle bugüne kadar izlediğim en mükemmel konserdi.


Dinine bağlı iyi bir Floydianımdır. Gerçi benim mezhebim Gilmourian ama Roger baba da bizim büyüğümüz, kutsalımız. Dolayısıyla konseri uzun zamandır bekliyordum. Ve şahane geçeceğini de tahmin ediyordum ama bu kadarını tahmin edemezdim.

Konser zaten başından belli etti ne kadar özel bir şovu izleyeceğimizi. Alandaki ses sistemi, etrafına şaşkın şaşkın bakan insanlar, uçağın duvarı yıkarak geçmesi mükemmel bir açılış oldu. Müzik tarihinin en kült parçalarından Another Brick in the Wall Part 2'de psikopat hocanın sahneye çıkışı, karşısındaki öğrencileri ezmeye çalışması, o sırada "We don't need no education!" diye haykıran bir kitle, herkesi baştan çıkarmıştı bile. Roger Waters'ın Türkçe manifestosu sürerken duvarda Gezi kurbanlarımızın çıkması, Devlet terörünün kurbanı olduklarını bir de ondan duymamız ve ardından gelen "Mother" şarkısı. Sanırım konserin en duygu dolu anlarıydı. Gözlerimiz dolu dolu. Tüyler diken, diken... 

Goodbye Blue Sky'daki uçaklardan birer ölü beden gibi inen dini ve kapitalist simgeler, Young Lust'ta kadının metalaştırılması, Bring the Boys Back Home'da savaş kurbanları ve katilleri, Nobody Home'da yalnız başına oturan Roger Reis, Run Like Hell'e girerken "Aranızda psikopat olanınız var mı? Bu sizin için." yazısı ve ardından herkesin coşması... Duvar her şarkı için ayrı bir şekile giriyor kitleyi kendine daha da çekiyordu.

Hey You ve Comfortably Numb'a gelince... Sizi ayırıyorum diğerlerinden. Bende yeriniz ayrı. Hey You'da tamamen duvarı görmemiz. Başka bir şeyin olmayışı özellikle "...the wall was too high, as you can see..." sözüyle daha da anlam buldu. Gözlerimi kapadım ve şarkının hem can sıkan, hem huzur veren ruhuna bıraktım kendimi. Ve Comfortably Numb. Waters'ın duvar yumruklaması, efsane solo coştukça o briketlerin yok olup yerini renklerin alması. Daha güzel nasıl anlatılırdı bu parça? Gözlerim doldu yine. Ama şu bir gerçek ki nakaratta ve o şahane soloda insanın kulağı Gilmour'u istiyor. Belki bir gün o da olur. İkisini birden aynı sahnede görebiliriz. Kim bilir?

Ayrıca seni de unutmadık domuz! Patladın gittin halkın elinde. Tıpkı senin gibi tüm kirli liderlerin bir gün halkın elinde parçalanacağı gibi eridin gittin aramızda. Ahahahaha!

Her yönüyle şahane bir konserdi. Hem görsel olarak, hem müzikal olarak, hem de hissettirdiği duygularla en üstte yer alacak her daim. Çoluğa çocuğa heyecanla anlatılacak bir anı, harika bir akşam olarak kaldı aklımızda. Teşekkürler Roger Waters. Teşekkürler bu güzel gece için.